Architectural Arcadia: Scenes of Daily Life in Gothic Buildings, John Summerson’ın Gotik binalarda yaşayan insanların günlük hayatlarını inceleyen bir kitabıdır. Kitap, her biri Gotik bir binadaki günlük yaşamın değişik bir yönüne odaklanan on parçaya ayrılmıştır.
İlk bölüm olan “Gotik Katedral”, katedralin ortaçağ toplumundaki rolünü ele alıyor. Katedral yalnızca bir yakarma yeri değil, bununla birlikte bir öğrenme, tecim ve toplumsal hayat merkeziydi. Bölüm, katedralde gerçekleşen dini hizmetler, tecim ve tahsil şeklinde değişik aktiviteleri inceliyor.
İkinci bölüm olan “Gotik Şato”, şatonun ortaçağ toplumundaki rolünü ele alıyor. Şato bir müdafaa yeriydi, sadece bununla birlikte lord ve ailesi için bir yuvaydı. Bölüm, şatonun içerisinde gerçekleşen avcılık, şölen ve cenk şeklinde değişik aktiviteleri inceliyor.
Üçüncü bölüm olan “Gotik Kasaba”, kasabanın ortaçağ toplumundaki rolünü ele alıyor. Kasaba bir tecim ve alışveriş yeriydi. Bölüm, kasabada gerçekleşen alışveriş, bankacılık ve üretim şeklinde değişik aktiviteleri inceliyor.
Dördüncü bölüm, “Gotik Manastır”, manastırın ortaçağ toplumundaki rolünü ele alıyor. Manastır bir yakarma ve öğrenme yeriydi. Bölüm, manastırda gerçekleşen yakarma, emek harcama ve el yazmalarını kopyalama şeklinde değişik aktiviteleri inceliyor.
Beşinci bölüm olan “Gotik Saray”, sarayın ortaçağ toplumundaki rolünü ele alıyor. Saray, güç ve lüksün bir yeriydi. Bölüm, sarayda gerçekleşen şölen, avlanma ve eğlence şeklinde değişik aktiviteleri inceliyor.
Altıncı bölüm olan “Gotik Kilise”, kilisenin ortaçağ toplumundaki rolünü ele alıyor. Kilise bir yakarma ve toplum yeriydi. Bölüm, kilisede gerçekleşen dini hizmetler, festivaller ve düğünler şeklinde değişik aktiviteleri inceliyor.
Yedinci bölüm olan “Gotik Okul”, okulun ortaçağ toplumundaki rolünü ele alıyor. Okul bir öğrenme yeriydi. Bölüm, okulda gerçekleşen okuma, yazma ve aritmetik şeklinde değişik aktiviteleri inceliyor.
Sekizinci bölüm olan “Gotik Hastane”, hastanenin ortaçağ toplumundaki rolünü ele alıyor. Hastane bir şifa ve bakım yeriydi. Bölüm, hastanede gerçekleşen değişik faaliyetleri inceliyor; mesela hastaları tedavi etmek, yemek ve barınak sağlamak ve hastaları eğitmek.
Dokuzuncu bölüm olan “Gotik Fuarı”, fuarın ortaçağ toplumundaki rolünü ele alıyor. Fuar, tecim ve eğlence yeriydi. Bölüm, fuarda gerçekleşen değişik aktiviteleri, mesela mal alım satımı, kumar ve müzik icra etmeyi inceliyor.
Onuncu bölüm olan “Sorular ve Cevapları”, kitap hakkındaki sıkça sorulan soruları yanıtlıyor. Kısımda yazar, kitabın içinde ne olduğu ve kitabın tepkisi hakkındaki sorular yer ediniyor.
Antet | Özellikler |
---|---|
Mimari Arkadia |
|
Gotik mimari |
|
Günlük hayat |
|
Ortaçağ mimarisi |
|
Rönesans mimarisi |
|
II. Gotik Bir Katedralde Günlük Yaşam
Gotik bir katedralde günlük hayat kompleks ve muhtelif bir vakaydı. Katedral bütün toplum için dini hayatın merkeziydi ve bununla birlikte insanların öğrenmek, tecim yapmak ve sosyalleşmek için geldiği bir yerdi.
Katedralde yaşayan din adamları ve dini tarikatlar binanın bakımından ve topluluğa içsel rehberlik sağlamaktan sorumluydu. Ek olarak eğitimde mühim bir rol oynadılar ve birçok katedralin kendilerine bağlı okulları vardı.
Katedral ek olarak insanların gelip tecim yapabileceği bir yerdi. Katedral meydanında pazarlar kuruluyordu ve tüccarlar mallarını satmak için her yerden gelirdi. Katedral ek olarak insanların gelip sosyalleşebileceği bir yerdi. Katedralde ziyafetler, danslar ve oyunlar şeklinde birçok toplumsal faaliyet düzenleniyordu.
Katedral, dini ve toplumsal işlevlerinin yanı sıra bununla birlikte siyasal bir güç yeriydi. Katedralleri yöneten piskoposlar çoğu zaman toplumda kuvvetli figürlerdi ve nüfuzlarını siyasal manzarayı şekillendirmek için kullanabilirlerdi.
Gotik bir katedralin günlük yaşamı canlı ve karmaşıktı. İnsanların tapınmak, öğrenmek, tecim yapmak ve sosyalleşmek için geldiği bir yerdi. Ek olarak siyasal gücün kullanıldığı ve sanatların geliştiği bir yerdi.
III. Gotik Bir Şatoda Günlük Yaşam
Gotik bir şatodaki günlük hayat kompleks ve muhtelif bir vakaydı. Şato hem lüks bununla birlikte tehlikeli bir yerdi ve sakinlerinin günlük rutini kendilerini saldırılardan koruma ve şatoyu iyi durumda tutma ihtiyacı tarafınca dikte ediliyordu.
Kalenin efendisi ve ailesi en lüks odalarda yaşarken, hizmetçiler ve askerler daha mütevazı koşullarda barındırılırdı. Kalede ek olarak atlar, köpekler ve tavuklar şeklinde bir takım hayvan da yaşardı.
Kalenin günlük rutini sabahın erken saatlerinde başlardı, lord ve ailesi yakarma etmek için kalkardı. Kahvaltıdan sonrasında lord, danışmanlarıyla devlet meselelerini görüşmek suretiyle bir araya gelirdi, kalenin bayanı ise evin işleyişini denetlerdi. Hizmetçiler kaleyi temizlemekle, yiyecek pişirmekle ve hayvanlarla ilgilenmekle meşgul olurlardı.
Öğleden sonrasında, lord ve ailesi sık sık ava ya da şahinle avlanmaya giderdi. Şatonun bayanı misafirlerini müzik ya da dansla eğlendirebilirdi. Hizmetçilerin birazcık dinlenmeleri için zamanları olurdu, sadece bununla birlikte işlerine devam etmeleri beklenirdi.
Akşam yemeği günün ana yemeği olurdu ve bunu öykü anlatma ya da müzik şeklinde eğlenceler izlerdi. Lord ve ailesi erkenden yatağa girerken, hizmetçiler kaleyi korumak için uyanık kalırlardı.
Gotik bir şatoda hayat sıkıntılı fakat ödüllendirici bir deneyimdi. Şatonun sakinleri her şeye hazırlıklı olmalıydı, sadece bununla birlikte ortaçağ dünyasında eşi eşsiz bir lüks ve konforun tadını çıkardılar.
II. Gotik Bir Katedralde Günlük Yaşam
Gotik bir katedraldeki günlük hayat kompleks ve muhtelif bir vakaydı. Katedral bir yakarma yeriydi, sadece bununla birlikte bir öğrenme, tecim ve toplumsal etkileşim merkeziydi.
Katedralde yaşayan ve çalışan din adamları ve öteki din adamları, camianın içsel yaşamından sorumluydu. Ayinler düzenliyor, din eğitimi veriyor ve cemiyet halkına pastoral bakım sağlıyorlardı.
Katedral bununla birlikte bir tahsil yeriydi. Din adamlarına ayrıca, katedralde yaşayan ve çalışan akademisyenler ve öğrenciler de çoğunlukla bulunurdu. Bu kişiler teoloji, felsefe ve öteki dersleri incelerdi. Katedral kütüphanesi, dünyanın dört bir yanından akademisyenler ve öğrenciler için kıymetli bir kaynaktı.
Katedral bununla birlikte bir tecim merkeziydi. İnsanların mal alıp satabildiği, para bozdurabildiği ve iş yapabildiği bir yerdi. Katedral pazar yeri hareketli bir yerdi ve çoğu zaman çevredeki ekonomik faaliyetlerin merkeziydi.
En son, katedral toplumsal etkileşimin olduğu bir yerdi. İnsanların düğünler ve cenazeler şeklinde mühim vakaları kutlamak için bir araya gelebildiği bir yerdi. Ek olarak insanların haber dinlemek, dedikodu yapmak ve aktüel vakaları tartışmak için gelebildiği bir yerdi. Katedral, camianın toplumsal yapısının yaşamsal bir parçasıydı.
V. Gotik Bir Manastırda Günlük Yaşam
Gotik bir manastırdaki günlük hayat kompleks ve yapılandırılmış bir vakaydı. Rahipler katı bir yakarma, emek harcama ve emek harcama programını takip ediyorlardı ve yaşamları bir takım kaide ve düzenlemeyle yönetiliyordu.
Gün şafak vakti, sabah duası ayini olan Matins ile başlardı. Matins’ten sonrasında, rahipler bayağı bir kahvaltı yapar ve peşinden günlük işlerine giderlerdi. Bu işler içinde tarlada çalışmak, hayvanlarla ilgilenmek ya da yazıhanede el yazmalarını kopyalamak yer alabilirdi.
Öğle vakti, keşişler öğle yemeği için mola verirlerdi. Öğle yemeğinden sonrasında, akşam duası ayini olan Vespers’e kadar işlerine ya da çalışmalarına dönerlerdi. Vespers’i akşam yemeği izlerdi ve sonrasında keşişler yatağa giderlerdi.
Rahiplerin hayatları manastır kilisesi çevresinde şekillenmişti. Her gün ayine katılırlardı ve günün öteki saatlerinde de kilisede yakarma ederlerdi. Kilise bununla birlikte manastırın entelektüel yaşamının merkeziydi ve rahiplerin çalışıp yazdıkları yerdi.
Manastır, refah ve tefekkür yeriydi ve dış dünyadan bir sığınaktı. Rahipler mütevazı ve disiplinli bir halde yaşıyorlardı ve hayatlarını yakarma ve ibadete adıyorlardı.
VI. Gotik Bir Sarayda Günlük Yaşam
Gotik saraylar, krallar, kraliçeler ve piskoposlar şeklinde varlıklı ve kuvvetli kişiler tarafınca inşa edilmiştir. Çoğu zaman şehirlerde ya da kasabalarda bulunurlardı ve çoğu zaman büyük bahçeler ve parklarla çevriliydiler. Gotik sarayların iç mekanları duvar halıları, resimler ve heykellerle cömertçe dekore edilmiştir. Saraylarda ek olarak misafirleri ağırlamak için büyük salonlar ve sakinler için hususi odalar bulunurdu.
Gotik bir sarayın sakinlerinin günlük hayatı, yaklaşık bir insanoğlunun günlük yaşamından oldukca değişik olurdu. Sakinler en iyi yemeklere, kıyafetlere ve eğlenceye erişebilirdi. Ek olarak gereksinimlerini karşılamaya yönelik oldukca sayıda hizmetçileri olurdu.
Lüks hayat tarzlarına karşın, Gotik sarayların sakinleri dönemin tehlikelerine karşı bağışık değildi. Haydutlar ya da istilacılar tarafınca saldırıya uğrayabilirlerdi ya da hastalıklara kurban gidebilirlerdi. Sadece, saraylarının duvarları onlara bu tehditlerden bir miktar koruma elde etmiş olurdu.
Gotik saraylar güç ve zenginliğin simgesiydi ve Orta Yüzyıl’ın politik ve toplumsal yaşamında mühim bir rol oynadılar. Ek olarak güzellik ve yaratıcılık yerleriydi ve Batı kültüründe kalıcı bir miras bıraktılar.
VII. Gotik Bir Kilisede Günlük Yaşam
Gotik bir kilisede günlük hayat kompleks ve muhtelif bir vakaydı. Kilise bir yakarma yeriydi, sadece bununla birlikte toplumsal ve kültürel faaliyetlerin de merkeziydi. İnsanlar kiliseye yakarma etmek, vaaz dinlemek, mukaddes ayinler almak ve komşularıyla kaynaşmak için gelirdi.
Gotik bir kilisenin içi çoğu zaman heykeller, resimler ve vitray pencerelerle varlıklı bir halde dekore edilmiştir. Bu sanat eserleri dini sahneleri ve hikayeleri tasvir eder ve yakarma edenlerde bir hayranlık ve şaşkınlık duygusu yaratmaya destek sunar.
Kilise bununla birlikte insanların İncil ve öteki dini metinler hakkındaki data edinebileceği bir yerdi. Din adamları çoğunlukla bu mevzularda vaaz verirdi ve kilisede insanların dini kitaplar okuyabileceği kütüphaneler olurdu.
Kilise yakarma yeri olmasının yanı sıra toplumsal ve kültürel faaliyetlerin de merkeziydi. İnsanlar kiliseye arkadaşları ve komşularıyla buluşmak, günün haberlerini tartışmak ve son dedikoduları hissetmek için gelirdi. Kilise ek olarak insanların tabiat vakalarından korunabilecekleri ve yemek ve su alabilecekleri bir yerdi.
Kilise, Orta Yüzyıl’da insanların hayatlarında yaşamsal bir rol oynuyordu. Allah’ya yakarma edebilecekleri, inançlarını öğrenebilecekleri ve komşularıyla sosyalleşebilecekleri bir yerdi. Kilise ek olarak gereksinim duyduklarında barınak ve yemek bulabilecekleri bir yerdi.
VIII. Gotik Bir Okulda Günlük Yaşam
Gotik bir okulda öğrenciler çoğu zaman hafta süresince okulda kalır ve hafta sonları eve dönerdi. Okul günü sabah yakarma ayini ile başlardı, peşinden okuma, yazma, aritmetik ve müzik dersleri gelirdi. Öğrenciler ek olarak İncil ve öteki dini metinleri öğrenirlerdi. Öğleden sonrasında öğrenciler daha çok ders alır ya da projeler üstünde çalışırlardı. Okul günü başka bir yakarma ayini ile sona ererdi.
Gotik bir okulda öğrenciler tunik ve cübbe şeklinde bayağı kıyafetler giyerlerdi. Ek olarak başlarını soğuktan korumak için şapka ya da antet takarlardı. Öğrenciler okul yemekhanesinde bayağı yemekler yerlerdi.
Gotik bir okuldaki öğretmenler çoğu zaman rahipler ya da rahiplerdi. Öğrencilere tahsil vermekten ve disiplini sağlamaktan sorumluydular. Öğretmenler, fena davranan öğrencileri disiplin dibine almak için çoğunlukla bedensel ceza kullanırlardı.
Gotik okullar çoğu zaman manastırlarda ya da katedrallerde yer alırdı. Kilise ya da varlıklı hayırseverler tarafınca finanse edilirlerdi. Gotik okullar ortaçağ camiasının mühim bir parçasıydı. Liderlerin ve bilginlerin gelecek neslinin eğitilmesine destek oldular.
IX. Gotik Bir Hastanede Günlük Yaşam
Gotik hastaneler, hastalar ve yaralılar için şifa ve iltica yerleriydi. Çoğu zaman şehirlerin dış mahallelerinde, kent merkezinin gürültüsünden ve kirliliğinden uzakta yer alırlardı. Hastaneler çoğu zaman Benediktinler ya da Fransiskenler şeklinde dini tarikatlar tarafınca yönetilirdi. Gotik bir hastanenin mensubu içinde doktorlar, cerrahlar, hemşireler ve görevliler bulunurdu. Hastalara yemek, barınak ve tıbbi bakım sağlanırdı. Gotik hastaneler ek olarak doktorların ve cerrahların sanatlarını inceleyip uygulayabilecekleri öğrenme yerleriydi.
Gotik hastanelerin tasarımı, iyileşmenin fizyolojik olmasıyla birlikte psikolojik bir süreç olduğuna dair inancı yansıtıyordu. Hastaneler çoğu zaman U gibi inşa ediliyordu ve koğuşlar merkezi bir avlunun etrafına dizilmişti. Bu tasavvur organik fer ve havalandırma sağlıyordu ve ek olarak hastalar içinde bir toplum duygusu yaratıyordu. Koğuşlar çoğu zaman hastaları rahatlatmak ve onlara esin vermek amacıyla dini imgelerle dekore ediliyordu.
Gotik hastaneler ortaçağ dünyasında mühim bir rol oynamıştır. Hasta ve yaralılara bakım sağlamışlar ve ek olarak öğrenme ve toplum merkezleri olarak hizmet vermişlerdir. Gotik hastaneler ortaçağ camiasının şefkatinin ve yaratıcılığının bir kanıtıydı.
S1: Mimari Arcadia nelerdir?
A1: Architectural Arcadia, Gotik binalarda yaşayan insanların günlük hayatını inceleyen bir kitaptır. Gotik katedraller, kaleler, kasabalar, manastırlar, saraylar, kiliseler, okullar ve hastanelerdeki günlük yaşamla alakalı bölümler ihtiva eder.
S2: Gotik mimarinin temel özellikleri nedir?
A2: Gotik mimari, uzun, sivri kemerleri, uçan payandaları ve nervürlü tonozlarıyla karakterize edilir. Orta Yüzyıl’da Avrupa’da geliştirildi ve kiliseler, katedraller ve öteki dini yapılar için kullanıldı.
S3: Gotik mimari ile Rönesans mimarisi arasındaki birtakım farklılıklar nedir?
A3: Gotik mimari dikeyliğiyle karakterize edilirken, Rönesans mimarisi daha yataydır. Gotik mimaride ek olarak daha sivri kemerler ve uçan payandalar bulunurken, Rönesans mimarisinde daha yuvarlak kemerler ve sütunlar kullanılır.
0 Yorum